Çocuk için aile, yalnızca fiziksel gereksinimlerinin karşılandığı bir yapı değildir. Çocuğun, aile içinde fiziksel gereksinimleri karşılanırken aynı zamanda sevgi, yakınlık, kabul görme, güven gibi psikolojik ihtiyaçlarına da karşılık verilmektedir. Ebeveynlerin sergiledikleri anne baba tutumları çocuğun hem sosyal, hem kişisel gelişiminde büyük rol oynamaktadır. Tezel Şahin (2017), çocuğun ebeveynlerinden aldığı kalıtsal özelliklerle doğduğunu ve içinde bulunduğu topluma ve toplumun kültürel değerlerine uyum sağlamasını kolaylaştıracak davranışları ilk olarak ailesinde edindiğini ifade etmiştir. Çocukla kurulan iletişimin niteliği, çocuğun aile ve dolayısıyla toplum içindeki değerini belirler. Çocuk, ailede ilk sosyal deneyimlerini yaşar. Olumlu ebeveyn tutumlarının hâkim olduğu ailelerde, çocuğa toplumsal ilişkilerde ihtiyaç duyacağı güven ve kendini ifade edebilme becerileri kazandırılır. Çocuğun sağlıklı sosyal gelişiminde gerekli olan toplumsal kabul için ortam hazırlar. Sosyalleşme ve toplumsallaşma için çocuğa rol model olur. Ebeveyn ve çocuk arasındaki ilişki, çocuğun yetişkinlik hayatındaki diğer sosyal ilişkilerinde belirleyici rol oynar. Demokratik, olumlu, duygusal açıdan doyurulmuş aile ortamında büyüyen çocuklar gelişimi için ihtiyaç duyduğu deneyimlere erken çocukluk döneminde sahip olurlar. Bunun yanında anne ve baba, kadın ve erkek kimliklerinde kendilerine yükledikleri görevlerle çocuklarında bir toplumsal cinsiyet algısı oluştururlar. Bu durumda çocuğun eğitimi ilk olarak ailede başlar (Özyürek vd., 2018).
Ailenin fertlerine düşen roller, içinde bulundukları sosyo-kültürel bağlamın yapısıyla ve gelenekleriyle şekillenmektedir. Günümüzde, bu yapılarda oluşan hızlı değişimler, aile içindeki dinamikleri değişime zorlamıştır. Geçmişte aile içinde annenin ve babanın rolleri keskin bir çizgiyle belliyken, bugün görev dağılımlarında bu netlik söz konusu değildir (Tezel Şahin, 2007).
Kadının aile içindeki rolü, günümüzde yeniden yapılandırılmaktadır. Kadınlar aile içinde erkekle eşitlenerek benzer görev dağılımlarına sahip olmaktadır. Kadın yalnızca anne olmasıyla değil, çalışma hayatına katılan, karar verme süreçlerine dâhil olan, elinde maddi güç bulunduran bir varlık olmasıyla da ön plana çıkmaktadır.
Kuzucu’ya göre (2011) ebeveynlerin çocuklarıyla olan etkileşimleri çocuğun gelişiminde belirleyici rol oynamaktadır. Fakat geçmişte yapılan ebeveyn çocuk etkileşimi araştırmalarında daha çok anne-çocuk ilişkisi üzerine yoğunlaşıldığı görülmektedir. Araştırmacılar, genellikle bebeğin birincil bakıcısının anne olması, babalara ulaşmanın ve onlarla iletişimi sürdürmenin daha zor olması (Caldera, 2004; akt. Uludağlı, 2017) gibi sebeplerden dolayı çocuğun anne ile olan ilişkisine odaklanırken; babaların rolü büyük ölçüde göz ardı edilmiştir.
Baba olma ve babalık kavramlarını değiştiren, dönüştüren durumlara ve babanın çocuğun hayatına katılımının önemine, baba olma sorumluluklarına, babalık tutumlarına olan ilginin artmasının yol açan pek çok etken vardır (Tezel Şahin, 2007). Geçmişte geleneksel aile yapılarında babaların başkalarının yanında, çocuklarına sevgilerini göstermeleri ayıp sayılırdı. Hatta ailesiyle yalnızken bile baba, otoritesinin sarsılacağını düşündüğünden çocuklarına sevgisini açıkça gösteremezdi. Çünkü babadan ve anneden beklenen roller farklıydı. Anneler aile içinde daha çok şefkati, sıcaklığı temsil ederken, babalar baskın olarak otoriteyi, disiplini, ekonomik gücü temsil ederdi. Bu sistem erkek egemenliğini baskın kılmasının yanında, erkekliğe ve babalığa atfettiği özelliklerle erkek üzerinde de kısıtlayıcı bir etki oluşturmaktaydı. Erkekler var olan bu sistemi üretirken ve sürdürürken aynı zamanda sistemin omuzlarına yüklediği rollerin içinde hapsolmuşlardı (Çelik, 2016). Oysa baba ve çocuğun yakın ilişkiler içerisinde olması ikisi için de çok önemlidir. Baba ve çocuk arasındaki ilişkinin yoğunluğu ikisinin de gelişimine katkı sağlamaktadır (H. Şahin ve Demiriz, 2014). Günümüzde ise geleneksel babalıktan ilgili, sevgi dolu bir babalığa doğru gelişen bir babalık vardır. Dolayısıyla babalığa dair her gözlem, inceleme ve söylem, babalık kavramının bu gelişimi için önemli olacaktır.
Bu çalışmada, ilgili araştırmalardan yararlanılarak toplumun ve kültürün inşası olan “baba olma” ve “babalık” kavramlarının geçmişten günümüze geçirdiği değişim, babaların babalığa bakış açısı ve çocuğun hayatında baba katılımı konuları ele alınacaktır.
Geçmişten Günümüze “Babalık ve “Baba Olma”
Tarihi, kültürel ve ailevi ideolojiler; babalık rolleri, babaların çocuklarıyla geçirdikleri zaman ve baba-çocuk arasındaki ilişkinin kalitesi hakkında önemli bilgiler vermektedir (Lamb, 2010). Bu bilgiler bize aynı zamanda babalık ve erkeklik kavramlarına atfedilen değerlerin sabit değil, dinamik olduğunu göstermektedir (Morgan, 2001; akt. Bozok, 2018a). Örneğin Pleck ve Pleck'e (1997; akt. Lamb, 2010) göre, Avrupa asıllı Amerikalı babalar, Amerikan tarihinin kolonileşme evresinde öncelikle ahlak öğretmenler olarak görülürken, Büyük Buhran döneminde sosyal bilimciler babaları, erkek çocuklar için cinsiyet rol modeli olarak göstermeye başladılar. Yakın zamanlara kadar birçok toplumda babalık kavramı; çocuklarını tehlikelerden koruyan, ailenin reisi olan ve güvenlik ve ekonomik ihtiyaçlar dışında çocuğun gelişimiyle ilgili rolü olmayan bir otorite figürü olarak düşünülmekteydi. 1900’lerin başında gelişen kapitalizm ve ulus-devletlerin oluşmaya başlaması, babalık kavramını, toplumsal olarak yeniden inşa etmiştir (Coltrane, 2004; akt. Demiriz ve Baran, 2017). Bireysel, sosyoekonomik ve sosyokültürel koşullara göre şekillenen babalık tutumları, bu değişken sürecin bir parçasıdır.
Çocukluğa atfedilen değerin, özellikle 20. yüzyıldan sonra giderek önem kazandığı, çocukluk kavramına dair olan görüşlerin ise hızlı bir şekilde dönüşüme uğradığı bilinmektedir. Bu alanda yapılan detaylı araştırmalardan biri de yaklaşık 30 yılı kapsayan “Çocuğun Değeri” araştırmasıdır. Çocuklara atfedilen değerler, L.W Hoffman ve Hoffman’ın (1973; akt. Kağıtçıbaşı, 2019) kavramsal şeması çerçevesinde ekonomik, psikolojik ve sosyal değerler olarak sınıflandırılmıştır. Ekonomik değer, çocukların ebeveynlerine sağladığı maddi değeri kapsarken, psikolojik değer, çocuğun anne babaya sağladığı psikolojik doyumu ifade etmektedir. Çocuğun sosyal değeri ise kişilerin anne baba olduktan sonra toplumda kazandıkları statü ve rolle ilişkilidir. Çocuklara atfedilen bu değerler, toplumun dinamiklerine göre farklılık gösterir. Günümüze en yakın yapılan Çocuğun Değeri Araştırması orijinal çalışmadan 30 yıl sonra gerçekleştirilmiştir. Çalışmada, aile içinde çocuğun ekonomik değerinin giderek azaldığı, psikolojik değerininse arttığı sonucuna ulaşılmıştır (Kağıtçıbaşı, 2019). Bu değişim ve dönüşümün temelini; sanayileşme, ekonomik gelişmelerle farklılaşan aile yapıları, giderek gelişen “çocuk yetiştirme” kavramlarının önem kazanması oluşturmuştur. Bu değişim sürecinde, geçmişte geçerli olan çocuk rolü eleştirilmiş, bu eleştiri ise ana babalığa ve ana babalık rolüne karşı olmuştur (Elkind, 1999; akt. Türkoğlu, Gültekin ve Akduman, 2016).
Erkeklik kavramı üzerine yaptığı çalışmalarla bilinen Connell 2010’da (akt. Zeybekoğlu, 2013) yaptığı çalışmasında “hegemonik erkek” tipinin diğerleri üzerinde hâkimiyet kuran ve toplum hayatında fiziksel yönden güçlü ve fiziksel gücünü kullanmaktan çekinmeyen, duygularıyla değil de mantığıyla hareket eden bir heteroseksüel erkek olarak temsil edildiğinden söz etmektedir. Bu tanımlama aslında geleneksel Türk aile yapısındaki baba kavramına çok yakındır diyebiliriz.
Ülkemizde babalık kavramını inşa eden toplumsal söylemler, erkeklik kavramını inşa eden söylemlerle paralel olarak ilerlemiştir. Geleneksel yapıda devam eden, ataerkil, ev işlerine ortak olmayan, cinsiyetçi tutumları ve söylemleri olan ve erkeğin kadından üstün olduğuna inanan erkekler, baba oldukları zaman da bu tutumlarını sürdürerek çocukla ilgili tüm sorumluluğu annelerin üzerine yüklemişlerdir (Bozok, 2018b).
Bozok (2018a), yaptığı araştırmada babalık kavramının Türkiye’de toplumsal inşasına ulaşabilmek için üç tarihsel duraktan geçtiğini ifade etmiştir. Bu duraklardan birincisi, nüfusun büyük bir kısmının köyde yaşadığı ekonomik geçim kaynağı tarım olan tarım toplumlarıdır. Tarımsal faaliyetler yürüten ve toprak mülkiyetine bağlı bu toplumlarda ağırlıklı olarak “geleneksel babalık” hâkimdir. Sanayi devriminin ve beraberinde getirdiği kırdan kente göç ile birlikte geleneksel babalık gerilemeye ve dönüşmeye başlamıştır. Sanayi toplumlarında, erkekler zamanlarının çoğunu ev dışında çalışarak geçirirler. Bu toplumlarda ortaya çıkan “modern babalık” ta erkekler çocukları ve eşleriyle mesafeli ilişkiler kurarlar. Günümüzde ise, insanlar arasında toplumsal cinsiyet eşitliği düşüncesinin giderek yaygınlaşması ve kadının çalışma hayatında yerini alması ile birlikte, babaların eşleriyle ilişkilerinde eşitlikçi tutumlar sergilediği ve aile içinde destekleyici ilişkiler barındırdığı, çocuklarına daha yakından ilgi göstererek, onların bakımında sorumluluk sahibi olduğu, onlarla daha nitelikli zaman geçirmeye yöneldikleri “ilgili babalık” ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu bağlamlarda gelişen ve inşa edilen ilgili babalıkla birlikte, daha sıcak ve eşitlikçi olmaya doğru giden bir değişim söz konusudur. Beşpınar (akt; Barutçu ve Hıdır, 2016), 2015’te yaptığı çalışmasında bu değişimi, “Kadının iş yaşamına katılımındaki artış, babanın rolünün çocuk üzerindeki etkisine yönelik farkındalığın gelişmesi, hiyerarşik modelden eşitlikçi bir modele giden cinsiyet rollerindeki değişim ve hegemonik erkekliğin dönüşümü ve gayri meşrulaşması” (s.98) sebeplerine bağlamaktadır.
Günümüzde anne-baba rolleri, çocuğun yalnızca temel fiziksel ihtiyaçlarını değil, aynı zamanda farklı gelişim alanlarını destekleme zorunluluğundan doğmuştur. Çocuk gelişimi konusunda yeni kuramların ortaya çıkması ile çocuk yetiştirmeye olan bakış değişmiştir. Bu değişim, anne babalık rollerinde de değişime sebep olmuştur (Millings, 2010; akt. Türkoğlu ve Gültekin Akduman, 2016). Günümüzde babaların, çocuklarını ekonomik olarak destekleme sorumluluklarının dışında, çocuklarıyla güçlü, samimi destekleyici ilişkiler kurma, onların hayatında yer alma gibi sorumluluklarına da değinilmiştir. Ayrıca babalık kavramı bu süreçte, annelere duygusal destek sağlama ve ev işlerinde sorumluluk alma gibi konularda yer bulmuştur. Örneğin Pleck ve Masciadrelli (2003; akt. Gottzén, 2011), günümüzde orta sosyoekonomik düzeye sahip Amerikan erkeğinin, çocuklarıyla daha çok vakit geçirmek istediğini, ev işlerini ve çocuğun bakımını paylaşmaya açık olduğunu göstermektedir (akt. Pleck ve Masciadrelli, 2003). Böylece çocukların hayatında babalar, evin yalnızca ekonomik sorumluluğunu üstlenenden kişilerden, çocukların bakım sürecine katılan ve onların gelişimiyle ilgili sorumluluk alan, çaba harcayan kişilere doğru evrilmektedir (Anne Çocuk Eğitim Vakfı, 2017).
Gül (2018), babalarla yaptığı görüşmelerde babalardan, sergiledikleri babalık tutumlarıyla, kendi babalarının tutumlarını karşılaştırmalarını isteyip, görüşmeye katılan annelere de, eşlerinin babalık tutumlarıyla kendi babalarının tutumları arasındaki benzerlikleri ve farklılıkları sormuştur. Görüşmeye katılan babaların verdikleri cevaplar farklılık bağlamında incelendiğinde çocuğun eğitimiyle ilgilenme, çocuğun bakımına katılma, çocukla birlikte vakit geçirme konularında farklılıklar belirtilmiştir. Örneğin, babalardan biri, çocukken babasının ona hiç banyo yaptırmadığını ifade ederek kendi babalığıyla çocuk bakımı özelinde olan bu farkı ortaya koymuştur. Başka bir baba da bu farkı çocuğuyla vakit geçirme özelinde, babasının onunla hiç kitap okumadığından, futbol oynamadığından söz ederek açıklamıştır. Aynı baba evde olduğu zamanlarda vaktinin neredeyse tamamını çocuğuyla geçirdiğini ifade etmiştir. Görüşmeye katılan annelerin cevapları değerlendirildiğinde, çocuğa ilgili davranma, vakit ayırma, çocuğun bakımına yardım etme gibi konularda farklılıklar ifade edilirken; adil olma, dürüst davranma, sevgi, sakinlik gibi konularda benzerlikler olduğu belirtilmiştir.
Günümüzde kendini “profeminist” olarak tanımlayan babalar da bulunmaktadır. Profeminizm kavramı feminizmi destekleyen, ataerkilliğe, cinsiyet eşitsizliğine karşı olan ve çoğunluğu erkeklerden oluşan kişileri temsil eden bir kavramdır (Demiralp, 1998; akt. Renkmen, 2012). Barutçu ve Hıdır (2016), profeminist babaların, babalık rolleri algılarını araştırdığı çalışmalarında babaların hepsi çocuğun bakımına aktif olarak katıldıklarını fakat kamusal alandaki bazı düzenlemelerin eksikliğinden dolayı (örneğin, bebek bakım odalarının yalnızca kadınlar tarafından kullanılması) bu durumun toplum tarafından yadırgandığını ifade etmişlerdir.
Erkeklerin zamanla artan biçimde, aile içinde eşleriyle daha eşitlikçi bir tutum geliştirmeleri, ev işlerinde yardımcı olan değil de kadınla eşit olan sorumluluklara sahip olmaları tıpkı ataerkil erkek tutumlarının babalığa yansıması gibi, olumlu babalık tutumlarına yansıyıp bu tutumların geliştirilmesinde rol oynayacaktır.
Babaların Gözünden Babalık
Babalık kavramıyla ilgili yapılacak çalışmalar ve ilgili babalığı arttırmaya yönelik uygulanacak programlar için babaların, babalık kavramına yükledikleri anlamı anlamak önemlidir. Bu bölümde babaların kendi deneyimleriyle beraber babalık kavramını nasıl anlamlandırdıklarına ilgili araştırmalar ışığında değineceğiz.
Türkiye’de erkeklerin toplumsal alanda daha çok kabul görmesinde baba olmanın etkisi vardır. Erkeklerin baba olmasıyla birlikte aile içinde, kültürde, dinde sözü geçen taraf olmaları bu durumu açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Erkekler, bekâr ya da çocuğu olmayan erkeklerin serbest ve düzensiz yaşamına ait davranışları terk edip, toplum tarafından kabul gören, artık yetişkin kabul edilen erkeklerin dünyasına geçiş yapmaktadırlar (Bozok, 2013). Bu bağlamda, erkeklerin çocuk sahibi olmak istemelerinin nedenleri ile babalık kavramına ve sorumluluğuna yükledikleri anlamlar birbirleriyle ilişkili olabilir.
Ünal ve Kök’ün (2015) yaptığı araştırmaya göre babalar, baba olmak konusunda; “bitmeyen sorumluluk”, “artan ekonomik yük”, “çocuğa doğru rol model olma kaygısı”, “hayatın en önemli anı” ifadelerini kullanmışlardır. Bu ifadelerin, geleneksel kültürün barındırdığı ataerkil kavramını yansıttığı görülmektedir. Babaların büyük bir kısmı babalık görevleri arasında ailesini geçindirmeyi ve onları korumayı saymaktadır. Babaların bir kısmıysa bu görev ve sorumluluklara ek olarak baba olmayı hayatlarının en güzel duygusu olarak ifade etmektedir.
Bozok (2018a), babaların, babalığa ve babalık sorumluluklarına bakış açılarının günümüzde, eskisine göre daha az olmakla birlikte, “insan yetiştirmek, aileye liderlik etmek, çocuğa adaleti öğretmek” gibi ataerkil kodlarla çevrelendiğini belirtmiştir.
AÇEV’in (2017a) hazırladığı Türkiye’de İlgili Babalık ve Belirleyicileri Ana Raporu’na göre ülkemizde, yakın geçmişte toplumsal nedenlere dayanan baba olma isteği yerini psikolojik nedenlere bırakmıştır. Araştırma kapsamında babalarla yapılan görüşmelerde, çocuk sahibi olduktan sonra babaların daha mutlu hissettiklerini ve aileye bağlılık duygularının arttığını ifade etmiştir. Gerçekleştirilen araştırmanın nicel kısmında babaların tamamına yakını (%94) baba olmaktan mutluluk duyduklarını belirtmiştir. Farklı kültürlerde yapılan çalışmalarda da benzer bulgulara rastlanmıştır. Örneğin, Henwood ve Procter (2003; akt. Lamb, 2010) çoğu erkeğin ebeveynliğe farklı şekillerde de olsa kolayca uyum sağladığını belirtmiştir. Farklı ülkelerdeki erkekler, babalığın onları mutlu ettiğini ve bebeklerine duygusal olarak bağlandıklarını ifade etmişlerdir (Bader, 1995; Greenberg, 1985; Greenberg ve Morris, 1974; Levy Shiff, Sharir ve Mogilner, 1989; Marton ve Minde, 1980; akt. Lamb, 2010). Baba olmanın olumlu etkileri olsa da babalar, olumsuz etkilerine de değinmişlerdir. Bu bağlamda öne çıkan ifadelerden ilki artan masraflardır. Babalar çocukları olduktan sonra masrafların arttığını, kendilerinden fazlaca kısmak zorunda kaldıklarını belirtmişlerdir. Çocuğu olduktan sonra artık sadece onlar için çalıştıklarını ve kazandıkları parayı sadece çocukları için harcadıklarını ifade etmişlerdir. Babaların ayrıca çocuk bakımında yaşadıkları zorluklar da bahsettikleri bir diğer olumsuzluktur. Bozok’un (2018a) araştırmasında babaların çoğu, ağır çalışma şartları sebebiyle çocuklarıyla istedikleri kadar ilgilenemediklerini ve çalışma saatlerinin buna göre düzenlenmesi gerektiğini belirtmiştir. Bununla birlikte çalışma hayatında ailelerine zaman ayıramamayı normal kabul eden babalar da bulunmaktadır. Değinilen başka bir konu da özgürlüklerinin sınırlandırılmasıdır. Babalar, eskisi kadar serbest olamadıklarını, istedikleri zaman arkadaşlarıyla vakit geçiremediklerini, sosyal etkinliklere katılamadıklarını aktarmaktadır (AÇEV, 2017a)
Gül (2019), babalara, iyi babanın ve kötü babanın özelliklerini sormuştur. Cevaplar iyi babanın özellikleri bağlamında incelendiğinde babaların birçoğu benzer ifadelerde bulunmuşlardır. Babaların ifade ettiği fedakârlık, sevgi dolu olma, merhametlilik, dürüstlük, çocuğa ihtiyacı olduğu ilgiyi gösterme ifadeleri incelendiğinde yaptıkları iyi baba tanımlaması duygusal içerikli tanımlama kategorisine girmiştir. Diğer ifadelerde babalar, baba olmanın sorumluluğunun bilincinde olmayı iyi babalıkla özdeşleştirmişlerdir. İyi baba olmayı iyi eş olmakla özdeşleştiren babalar da vardır. Çocuk yetiştirme ve çocuklarını geleceğe hazırlama da iyi babaların söylemlerinde iyi babalığın özelliklerindendir. Cevaplar kötü babanın özellikleri bağlamında incelendiğinde babalar; fazla otoriter davranma, ilgisizlik, kıyaslama yapma, özerkliği baskılama, şiddet, fedakârlık göstermeme, kötü alışkanlıklara sahip olma gibi özelliklerden bahsetmişlerdir.
Babaların babalık rolü algılarının incelendiği bir araştırmada (Türkoğlu ve Akduman, 2016) babaların algıladıkları babalık rolünün çocuklarının yaşına ve cinsiyetine göre istatiksel açıdan anlamlı bir farklılık oluşturmadığı belirlenmiştir. Şahin’in (2014) araştırmasındaki bulgular benzer şekilde, algılanan babalık rollerinde çocuğun cinsiyetinin belirleyiciliği olmadığını ortaya koymuştur.
Babanın Çocuğun Hayatına Katılımı ve Önemi
Tezel Şahin ve Ünver (2005) aile katılımını, “Anne babaların çocukların gelişim ve eğitimlerine katkıda bulunmaları için organize edilmiş etkinlikler bütünüdür.” (s.23) olarak tanımlamıştır.
Günümüzde değişen baba rolleriyle beraber, erken çocukluk döneminde babaların da önemi anlaşılmış ve babaların da eğitilmesi konusu ele alınmaya başlanmıştır. Böylelikle babalara yönelik eğitim programları da aile eğitimi programları içerisinde yer almaya başlamıştır (Green, 2003; akt. Tezel, 2007).
Ünüvar’ın (2008) araştırmasındaki bulgulara göre erken çocukluk döneminde baba ile çocuğun birlikte geçirdikleri zamanın niteliği ve aralarındaki iletişimin gücü çocukların pek çok farklı yönden gelişimlerini desteklemekte ve böylece sağlıklı toplumların oluşmasına da katkı sağlamaktadır. Bu bulguyu destekler nitelikte araştırmalar mevcuttur. Yongman, Kindlon ve Earls (1995), siyahi ailelerle yaptığı çalışmasında, erken doğan bebeklerin hayatında baba katılımının, daha gelişmiş bilişsel becerilerle ilişkili olduğunu ifade etmiştir. Tezel Şahin, Akıncı Coşgun ve Kılıç Aydın’a (2017) göre babası hayatına etkin bir şekilde katılan çocukların öz düzenleme becerileri daha gelişmiş olup, sosyal ilişkileri daha uyumlu ve bilişsel gelişimleri daha iyi seviyededir. Ross ve Broh (2000) da benzer şekilde baba katılımı ile öz saygı ve öz düzenleme becerileri arasında pozitif yönde bir ilişkinin varlığından bahsetmiştir. Daha büyük çocuklarla yapılan araştırmalarda da (Harris, Furstenberg ve Marmer, 1998; Seginer ve Mahajna, 2004) baba katılımının bu destekleyici etkisinin sürdüğü görülmektedir. Babaların çocuğun yaşamına katılmasından babalar ve çocuklar kadar kurumlar ve anneler de olumlu yönde etkilenmektedir (Ünlü Çetin, 2016).
Çocuğun gelişiminde babanın rolü en az anneninki kadar önemlidir. Hatta Lewis ve Lamb (akt. Uludağlı, 2017), 2003’te yaptıkları çalışmada, annenin çocuğun yaşamındaki katılımına kıyasla baba katılımının çocuğun yetişkinlik dönemindeki uyumlu olma durumuyla daha yüksek ilişkili olduğunu belirtmiştir. Aynı zamanda baba katılımı, çocukların akademik başarılarıyla ilişkili bulunmuştur (Flouri, 2005)
Downer ve Mendez (akt. Uludağlı, 2017) 2005’te yaptıkları araştırmada baba katılımını ev temelli katılım ve okul temelli katılım olmak üzere mekânsal olarak sınıflamışlardır. Babanın çocuğun bakımına katılması, ev içinde yapılan eğitsel etkinlikler ev temelli katılıma dâhil olurken; sınıfta ve okulda düzenlenen aile katılımı çalışmalarına ve okulda gerçekleştirilen diğer etkinliklere katılmak okul temelli katılım olarak değerlendirilmektedir.
AÇEV (2017a), yaptığı araştırmada babaların çocuğun bakımına katılma durumlarını incelemiştir. Babaların yalnızca %5’lik bir kısmı çocuk bakımında kendilerini birincil sorumlu olarak görürken, anneyle eşit olarak sorumluluğa sahip olduğunu düşünen babalar daha azdır (%4). Yapılan araştırmada bulgular, babaların çocuğun yaşı büyüdükçe kendilerini daha sorumlu hissettikleri yönündedir Babalar genel olarak çocuğun bakımını üstlenmek istemediklerini ifade etmişlerdir. Babaların %41’i çocuklarının bakımında hiçbir şekilde yer almayacaklarını belirtirken, babalardan bazıları mümkün olsaydı çocuğun bakımında sorumluluk alacaklarını ifade etmişlerdir. Bu babalar, bakıma katılamama nedenleri olarak maaşlarının ödenmeyecek olmasını, devlet tarafından teşvik olmamasını ve çocuk bakımıyla ilgili bilgilerinin yeterli olmamasını öne sürmüşlerdir. Bu bulguları destekler nitelikteki başka bir araştırmada (Bernard Van Leer Vakfı, 2014), babaların düzenli bir şekilde çocuk bakımına katkıları; çocuğun altını değiştirme %3.4, çocuğu uyutmak %9.7, yemek yedirmek %9.5, yıkamak %6.9, çocukla oyun oynamak %27.8, çocuğu gezdirmek %30.0, çocukla kitap okumak %8.3, çocuğun kreş/okul sorunlarıyla ilgilenmek %12.4, çocuğa ders çalıştırmak %9.7 olarak bulunmuştur. Aynı çalışmada babanın çocuğun bakımına katılımının bölgeler arası endeks ortalamalarında farklılıklar gösterildiği bulunmuştur. Marmara, Ege ve Karadeniz bölgelerinde katılım daha yüksekken (1,4), en düşük katılımın Güneydoğu Anadolu Bölgesinde (0,6) olduğu görülmüştür. Yapılan iki araştırmada da babaların çocuk bakımına katılımı düşük seviyelerdedir.
Ülkemizde okul öncesi eğitim kurumlarında da aile katılımına yer verilmesi gerektiği vurgulanmaktadır. 2013 Okul Öncesi Eğitimi Programı’nda aile katılımına önem verilmesi, programın temel özellikleri arasında yer almaktadır. Çünkü aile eğitimi ve katılımıyla bütünleştirilen bir eğitim, çocuk için daha kalıcı ve anlamlı olacaktır. Bu nedenle “Millî Eğitim Bakanlığı Okul Öncesi Eğitimi Programı ile Bütünleştirilmiş Aile Destek Eğitim Rehberi (OBADER)” hazırlanmıştır (Milli Eğitim Bakanlığı, 2013).
Gürşimşek, Kefi ve Girgin (2007), okulöncesi eğitimde baba katılımını farklı değişkenlerce inceledikleri araştırmalarında, baba katılımında; yaş, eğitim düzeyi ve anne babanın çocuk yetiştirme konusunda anlaşma durumları arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir fark bulmazken, babaların çocuklarıyla geçirdikleri süre ve erken çocukluk eğitiminin önemli olduğuna dair düşünceleri ile katılım düzeyleri arasında anlamlı bir ilişki olduğunu ortaya koymuştur.
Ünlü Çetin (2016), baba katılımını Okul Öncesi Eğitim Programı ile Bütünleştirilmiş Aile Destek Eğitim Rehberi özelinde incelediği araştırmasında rehber kitapçığın dil yapısını incelemiş ve vurgu yapılan kavramın anne ya da baba değil, aile olduğunu belirtmiştir. Kitapçıkta babaların ve baba katılımının vurgulanması kullanılan kelimelerin niceliğiyle incelenmiştir. Şekil 1’de OBADER’de kullanılan “baba” kelimelerinin hangi bağlamlarda kullanıldığına dair özet bir grafik verilmiştir.
Şekil 1 OBADER’de Geçen “Baba” Kelimelerinin Kullanıldıkları Bağlam (Ünlü Çetin, 2010)
Şekil 1’de görüldüğü üzere baba kelimeleri genellikle aile bağlamının içinde, anne babalar (n=55), anne baba (n=47), anne-baba (n=42) olarak kullanılmıştır. Kitapçıkta yer alan söylemler incelendiğinde ise yalnızca “baba”, “anne ve baba” ile “anne ya da babalar” söylemlerinde babanın katılımına da vurgu yapıldığı söylenebilir. Amerika’da uygulanan aile katılım etkinlilerinde de benzer şekilde ebeveynlik, cinsiyetten bağımsız bir şekilde, ifade edilmektedir (Stambach ve David 2005).
Her ne kadar aile katılımı programları anne ve baba arasında eşitlikçi bir yaklaşım sergilese de bu elbette yeterli değildir. Özyürek ve diğer. (2018), yaptıkları araştırmada, okulda yapılan aile katılımı gerektiren çalışmaların çok büyük bir kısmına annelerin tamamen katılım gösterdiğini ifade etmişlerdir. Babalarınsa ağırlıklı olarak dönem/yılsonu etkinliklerine katıldıkları belirtilmiştir. Babaların katılma sıklığında yılsonu etkinliklerini ilk görüşme, bireysel görüşmeler, sınıf içi etkinlikler, veli toplantısı izlemektedir. Araştırma sonucunda babaların okulda düzenlenen aile katılım etkinliklerine katılma oranlarının, annelerin yaklaşık yarısı kadar olduğu ortaya konmuştur. Ayrıca, babalar çocuğun okul etkinliklerine katılsalar, ev ödevlerinde yardımcı olsalar dahi bu katılım genelde, anne tarafından organize edilmektedir. Yapılan araştırmalar göstermektedir ki; anneler, değişkenler ne olursa olsun çocuğun eğitim hayatına katılmada birincil sorumluluğu üstlenirler (Griffith ve Smith, 2005; Lareau, 1989; akt. Gottzén, 2011).
Mevcut durum, bize babaların annelere kıyasla çocuğun bakımına ve okul hayatına katılımının düşük olduğunu göstermektedir. Fakat baba katılımı, mevcut durum analiz edip geçilemeyecek kadar önemlidir. Öğretmenlerin, babaları çocuklarının eğitim hayatına dahil edebilmeleri için, baba katılımı etkileyen faktörler ve baba katılımını arttırmanın yolları hakkında bilgi sahibi olmaları gerekmektedir. Bundan dolayı sonraki bölümler, Başkent Üniversitesi koordinatörlüğünde yürütülen bir projenin çıktısı olan Baba Katılım Kılavuzu’ndan (2017) yararlanarak sırasıyla baba katılımını etkileyen faktörleri ve baba katılımını teşvik etme stratejilerini kapsamaktadır.
Baba katılımını etkileyen faktörler.
Yapılan araştırmalara göre farklı değişkenler baba katılımını etkilemektedir (Özgündüz, 2015). Baba katılımını etkileyen unsurları anlamak, baba katılımını arttırmaya yönelik planlanacak stratejileri etkileyebilir. Bu bölümde, baba katımını etkileyen faktörler incelenecektir.
Bu faktörlerden ilki, babanın babalık yapma kapasitesidir. Babalık yapma kapasitesi, babanın çocuğunun hayatına etkin bir şekilde katılma isteği olarak tanımlanmaktadır. Bu kapasite aynı zamanda babanın eşiyle ve çocuğuyla ilişkisinde karşılaştığı zorluklarla baş edebilme durumunu kapsar. Erkeklerin babalık kapasitesi; eşiyle olan ilişkisi, ebeveynlik çatışması durumları, babanın çocuğuyla birlikte yaşaması, kendi babasıyla olan tecrübeleri ve sosyoekonomik düzey ile ilişkilidir (Wood ve Lambin, 2013; akt. Güneysu, vd., 2017).
Baba katılımını etkileyen diğer bir unsur da ekonomik durum veya değişmekte olan ekonomik durum ve babanın çalışma saatleridir. Uzun çalışma saatlerine maruz kalmak, babaların çocuklarına istediği kadar vakit ayıramamasına ve ilgili babalık davranışlarının azalmasına sebep olmaktadır. Türkiye’de yapılan bir araştırma, katılımcı babaların mesai günlerinde günün yaklaşık dokuz saatini işte, bir buçuk saatini yolda geçirdiklerini ortaya koymuştur. Bu babalar çocuklarıyla günde yalnızca iki saat birlikte vakit geçirmektedir (AÇEV, 2017a). Aynı durum yeni babalar için de geçerlidir. Babanın, babalık izni kullanması önemlidir. Yapılan araştırmalara göre, babalık iznini kullanan babalar, izinleri bittikten sonra da bebekleriyle daha çok vakit geçirmektedir (Rege ve Solli, 2010). Buna rağmen ülkemizde babaların yalnızca %44’ü babalık iznini kullanabilmektedir. Babalık iznini kullanamama/kullanmama sebeplerinin arasında iş yerlerinin izin vermemesi ve babalık izninden haberdar olunmaması gelmektedir (AÇEV, 2018). Çalışma saatleri dışında ekonomik durum veya değişmekte olan ekonomik durum da baba katılımını etkilemektedir. Ailelerin çeşitli sebeplerle ekonomik durumları değişebilir. Bazı babalar kendi ülkelerinde kısıtlı iş imkânı olduğu için göç etmek zorunda kalabilir. Aile katılımı etkinlikleri planlanırken bu durumlar da göz önünde bulundurulmalıdır. Yüksek maliyetli etkinlikler, baba katılımını kısıtlayabilir (Anderson, 2005; akt. Güneysu vd., 2017).
Ebeveynlerin boşanmış olmaları da baba katılımını etkileyebilmektedir. Bu durum da baba katılımında dikkat edilmesi gereken bir başka konudur (Henry, Plunkett ve Sands, 2011). Aile birlikte yaşadığında baba katılımı daha fazla olurken, Head Start verileri boşanmış ailelerde baba katılımının düşük olduğunu doğrulamıştır (Carlson, 2006; akt. Güneysu vd., 2017). Bu gibi durumlarda çoğu zaman annenin, babanın çocuğun hayatına katılmasına izin verip vermemesi kilit rol oynamaktadır. Baba katılımına annenin rıza göstermesiyle baba katılımın gerçekleştirilmesi oldukça ilişkilidir. (Wallerstein ve Lewis, 1998; akt. Güneysu vd., 2017).
Baba katılımını etkileyen faktörler çok çeşitli olabilir. Bu bölümde bahsedilmeyen toplumsal cinsiyet rollerine ilişkin görüşler ve baba katılımında medyanın etkisi gibi unsurlar da söz konusudur. Ayrıca annelerin baba katılımı hakkındaki fikirleri de önemlidir. Bu faktörleri anlamak ve iyi analiz etmek baba katılım etkinliklerini planlama etkili olacaktır.
Baba katılımını teşvik etme.
Babalık davranışlarının, yapılan müdahale programlarından etkilendiğini gösteren araştırmalar mevcuttur. Örneğin karma desenli bir araştırmada, cezaevindeki babalara yönelik 30 günlük bir eğitim programının sonunda babaların cezalandırma konusundaki düşünceleri anlamlı olarak değişmiştir (Bushfield, 2004; akt. Özgündüz, 2015). Başka bir deneysel araştırmada, araştırmacılar yeni babaları kontrol grubu ve deney grubu olarak belirleyerek, deney grubuna bazı eğitimler uygulamıştır. Eğitim sonunda, deney grubundaki babaların bebeklerini destekleme ve tepkilerine duyarlı olma davranışları kontrol grubuna göre daha yüksek bulunmuştur (Magill Evans, Harrison, Benzies, Gierl ve Kimak, 2007). Ülkemizde yapılan araştırmalarda da benzer bulgular elde edilmiştir. Şahin (1998; akt. Özgündüz, 2015), 5-6 yaşında çocuğu olan babalara bir eğitim programı uygulamış ve program sonunda yaptığı incelemelerde deney grubunun ön test son test sonuçları arasında anlamlı farklar olduğunu ifade etmiştir. Taşkın ve Erkan (2009) da 10 hafta süreyle eğitim verdikleri babaların, kontrol grubundaki babalara göre çocuğuyla oyun oynama, sözel etkileşime girme, çocuğun bakımına katılma davranışlarının sıklığının arttığını belirtmiştir. Yapılan bu araştırmalar, etkili bir baba katılım programının babalarda düşünce, tutum ve davranış değişikliğine sebep olabileceğini göstermektedir.
Baba Katılım Kılavuzu’nda ( Güneysu vd., 2017) baba katılımının önemsenmesi ve teşvik edilmesi üzerinde durulmuştur. Kılavuza göre okul öncesi eğitimi veren kurumların, baba katılımını arttırmak için baba dostu bir çevre oluşturmaları önemlidir. Baba dostu ortamlar, babaların çocukların hayatında ne kadar önemli olduğunu bilen, bunun için de baba katılımına değer veren ortamlardır. Bu tür ortamlarda babalar, çocuğun yaşamına erken yıllarda katılmaya teşvik edilmektedir.
Baba dostu bir okul ortamı oluşturabilmek için, tüm personelin baba katılımının önemi konusunda bilgilendirilmesi önemlidir. Personelin baba katılımını, anne katılımı kadar gerekli gördüğü bir anlayış geliştirmesi babaların okul ortamında kendilerini rahat hissetmesine katkı sağlayacaktır. Baba dostu kurumlar, aile katılımı planlamaları yaparken baba katılımını etkileyen unsurları göz önünde bulundurarak en uygun şekilde planlama yapmaktadır. Ayrıca baba katılımını en verimli şekilde sağlayabilmek için babaların bu programlara eşit ve adil bir şekilde erişiminin sağlanması gerekmektedir (Minnesota Fathers & Families Network, 2011).
Etkin bir baba katılımını sağlamak için kurumların, iletişim stratejilerini gözden geçirmeleri gerekmektedir. Öğretmenlerin, etkinlik davetiyeleri hazırlarken her iki ebeveynin de adlarını kullanmaları önemlidir. Bilgilendirme için kurulacak iletişim, anneyi de babayı da ayrı ayrı kapsamalıdır. Dönem başlarında gönderilen aile katılım formları yalnızca annelere değil babalara da ulaştırılmalı ve takibi yapılmalıdır (Güneysu vd., 2017)
Fiziksel çevre de baba katılımını arttıracak şekilde düzenlenebilir. Genellikle kurumların girişinde yer alan panolar, veli bültenleri annelere hitap edecek şekilde düzenlenmektedir. Hâlbuki burada bulunan posterler, broşürler hem babalara hem annelere hitap etmelidir. AÇEV (2017b)’in “Baba Destek Programı” kapsamında baba katılımına yönelik hazırladığı broşürler, bu anlamda faydalı olacaktır. Sınıflardaki kitap merkezlerinde bulunan kitapların, toplumsal cinsiyet eşitliği bağlamında, babaları iş yerlerinde olduğu kadar evde de temsil etmesi önemlidir. Sınıflardaki bazı resimli çocuk kitapları, çocukla ilgilenen kişiyi yalnızca anne olarak yansıtmaktadır. Bu yüzden öğretmenlerin sınıftaki kitapların içeriğinden haberdar olması gerekmektedir. Aile eğitimleri düzenlenirken, babaların da katılabileceği bir zamanlama yapılması, baba katılımın artmasını sağlayacaktır (Güneysu vd., 2017).
Okul öncesi eğitim kurumlarının baba dostu ortamlar olarak düzenlenmesi önemli olmakla birlikte tek başına yeterli değildir. Bu alanda babaların çocuğun hayatına katılımını kolaylaştıracak sosyal politikalara ihtiyaç duyulmaktadır.
Sonuç
Çocuğun hayatında babanın yeri çok önemlidir. Günümüzde sanayileşme, yaşanan ekonomik gelişmeler ve değişen aile dinamikleriyle birlikte babalık kavramına yüklenen anlamlar da zamanla değişmektedir. Babalık kavramının tarihsel sürecine baktığımızda otorite figürü olan ataerkil babalardan; çocuklarıyla nitelikli vakit geçiren, onlara karşı erişilebilir konumda olan, ihtiyaçları olduğunda gerekli psikolojik desteği sağlayan, aynı zamanda ev işlerine ve çocuğun bakımına katılan ilgili babalığa doğru bir geçiş olduğu görülmektedir (AÇEV, 2017a). Babaların gözünden babalık kavramı da hala ataerkil söylemler içerse de (Bozok, 2018a) babalar, çocuklarının hayatına geçmişe kıyasla çok daha fazla katılmakta ve baba olmanın psikolojik değerine vurgu yapmaktadırlar. Babalar, baba olmanın olumlu yanlarından bahsederken, artan sorumluluklar gibi olumsuz durumlara da değinmektedir (Ünal ve Kök, 2015). Günümüzde hala çocuğun bakımına katılmada babaların çoğu üstlerine düşen görevleri yerine getirmemekte ve bu konuda sorumluluk hissetmemektedirler (AÇEV, 2017). Okul katılımı özelinde incelendiğindeyse anneler çocuklarının okulda düzenlenen etkinliklerinin birçoğuna katılım gösterirken, babaların yıl/dönem sonunda gerçekleştirilen gösteriler dışındaki etkinliklere katılımlarının çok az olduğu görülmektedir (Özyürek vd., 2018). Babalık davranışlarının ve tutumlarının eğitim programlarından etkilendiğini ortaya koyan araştırmalar mevcuttur (Özgündüz, 2015). Okul öncesi eğitim kurumlarını, baba dostu çevreler olarak düzenleyerek ve gerekli stratejiler uygulayarak babaların çocuğun eğitim hayatına katılımı arttırılabilir. Ayrıca iş yerlerinde babalığın desteklenmesi ve ona göre düzenlemeler yapılması da yararlı olacaktır (Güneysu vd., 2017). Ülkemizde bu alanda yapılacak çalışmalar, kültürler arası karşılaştırmalar, baba katılımını arttırmak için gerçekleştirilecek uygulamalar, baba olmak ve babalık kavramlarının insanlar tarafından doğru bir şekilde anlaşılmasında ve alanda uygun programların geliştirilmesinde destekleyici olacaktır.
Son olarak babalığa farklı bir açıdan da yaklaşmanın faydalı olacağını düşünüyorum. Araştıralar babaların, yeni doğan bebekleriyle tanıştıkları zaman genelde anneler gibi onları koruma ve ısıtma davranışlarında bulunduklarını ifade etmektedir (Rudholm ve Larsson, 1982; akt. Lamb, 2010). Konuyla ilgili farklı görüşler olsa da (Yavuzer, 2005; akt. Özgündüz, 2015) yapılan bazı araştırmalar babaların, doğumda annelerle benzer hormonal değişiklikler (artan prolaktin ve kortizol seviyeleri ve azalmış testosteron ve östrojen seviyeleri) ve kaynağının biyolojik olduğu düşünülen doğum sonrası psikolojik değişimler yaşadığını göstermektedir (Storey, Walsh, Quinton ve Wynne Edwars, 2010; akt. Lamb, 2010). Benzer olarak Balmés (2020), yönetmenliğini yaparak, otuz altı bilim insanıyla çalıştığı “Bebekler” adlı belgeselde bir yıl boyunca on beş bebek ve onların ebeveynlerini kayda almıştır. Bilim insanları, bu bebekler ve ebeveynlerle çeşitli çalışmalar gerçekleştirmiştir. Belgeselde, bağ kurmanın, oksitosin hormonuyla olan ilgisinden söz edilmektedir. Bu bağlamda yapılan bir çalışma sonucunda babaların oksitosin seviyeleri ölçülmüş ve annelerle tıpatıp aynı olduğu görülmüştür. Babalar, bebeklerinin bakımına ne kadar katılırsa, onlarla vakit geçirirse ve onlara dokunursa oksitosin sistemleri de o kadar aktifleşmektedir. Araştırma sonucunda babalığın, annelik kadar derin olduğuna vurgu yapılmaktadır. Bu bilgiler ışığında baktığımızda, babalığın da annelik kadar önemli ve biyolojik bir süreç olduğunu ve toplumsal normları bir kenara bırakabilirsek, babanın ve annenin, çocuğun hayatında eşitçe yer alabileceği düşünülebilir. Belki de çocuğun hayatına katılmada anne ve baba kavramları arasında var olan fark, yalnızca toplumsal normlardan ibarettir.
Kaynakça
Anne Çocuk Eğitim Vakfı, (AÇEV). (2017a). Türkiye’de babalığı anlamak serisi I: Türkiye’de ilgili babalık ve belirleyicileri ana raporu. Erişim adresi: https://www.acev.org/wp-content/uploads/2018/01/BabalikArastirmasiAnaRapor.16.10.17.web_.pdf Erişim Tarihi: 10.12.2020
Anne Çocuk Eğitim Vakfı, (AÇEV). (2017b, Haziran). İlk İş Babalık [Broşür] Erişim adresi: https://ilkisbabalik.acev.org/#ilgili-babalik-icin-siz-ne-yapabilirsiniz Erişim tarihi: 16.01.2021
Anne Çocuk Eğitim Vakfı, (AÇEV). (2018). İş Yerlerinde İlgili Babalığın Desteklenmesi. Erişim adresi: https://www.acev.org/wp-content/uploads/2018/03/IlgiliBabalikRehberi.26.02.18.web_.pdf Erişim Tarihi: 14.01.2021
Balmés, T. (Yönetmen). (2020-2021). Bebekler [Belgsesel dizi]. Erişim adresi: https://www.netflix.com/watch/80117834?trackId=14277283&tctx=-97%2C-97%2C%2C%2C%2C Erişim tarihi: 11.01.2021
Baran, G . (2019). Babaların Okul Öncesi Dönemdeki Çocuklarıyla İlişkisinin Bazı Değişkenlere Göre İncelenmesi . Mersin Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 15 (1) , 47-60 . DOI: 10.17860/mersinefd.518207
Barutçu, A., Hidir, N. (2016). Türkiye’de babalığın değişen rolleri: Profeminist babalar. Fe Dergi, 8(2), 27-45.
Bernard van Leer Vakfı, 0-8 Yaş Arası Çocuğa Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırması (2014). Erişim adresi: https://bernardvanleer.org/tr/publications-reports/arastirma-turkiyede-0-8-yas-arasindaki-cocuga-yonelik-aile-ici-siddet/, Erişim Tarihi: 11.12.2020
Bozok, M. (2018a). Ebeveynlik, erkeklik ve çalışma hayatı arasında Türkiye’de Babalık. Erişim adresi: http://dspace.ceid.org.tr/xmlui/bitstream/handle/1/801/BabalikVeErkeklikRapor.04.05.18.pdf?sequence=1&isAllowed=y, Erişim Tarihi: 25.11.2020
Bozok, M. (2018b). Türkiye’de ataerkillik, kapitalizm ve erkeklik ilişkilerinde biçimlenen babalık. Erişim adresi: https://dspace.ankara.edu.tr/xmlui/bitstream/handle/20.500.12575/62943/24050.pdf?sequence=1, Erişim tarihi: 25.11.2020
Çetin, Ş. Ü. (2016). Okul öncesi eğitim programı ile bütünleştirilmiş aile destek eğitim rehberinde (OBADER) toplumsal cinsiyet eşitliği vurgusunun baba katılımı özelinde incelenmesi. Current Research in Education, 2(2), 61-83.
Demiriz, G., Baran, B. H. (2018). 'Babalık Deneyimleri'nde Erkekliklerin Değiş (mey) en Yüzü: Blogger Babaların Anlatıları Üzerinden Bir Analiz. Gaziantep University Journal of Social Sciences, 17(3).
Flouri, E. (2005). Fathering and Child Development (1.Baskı). New Jersey: Wiley Yayınları
Gottzen, L. (2011). Involved fatherhood? Exploring middle-class fathers’ educational work. Gender & Education, 23, 619-34.
Gül, Ş. (2019). 3-6 Yaş Arası Çocuğu Olan Ebeveynlerin Babalık Rolüne İlişkin Algılarının Ve Babalık Rolünün Yeterliliğine Dair Görüşlerinin İncelenmesi (Yayınlanmamış yüksek lisans tezi). Hacettepe Üniversitesi, Ankara Erişim adresi:http://www.openaccess.hacettepe.edu.tr:8080/xmlui/bitstream/handle/11655/8869/10229460.pdf?sequence=1&isAllowed=y, Erişim tarihi: 01.12.2020
Güneysu, S., Ünlü Çetin Ş., Tekmen, B., Merdin, E., Bingöl, H. S., Garvis, S., Johansson, T., Williams, P. (2017). Baba Katılım Kılavuzu. Erişim adresi: http://okon.baskent.edu.tr/kw/upload/378/dosyalar/Guidebook%20-%20Turkish%20-%20Full%20Text.pdf Erişim tarihi: 14.01.2021
Gürşimşek, I., Kefi, S., & Girgin, G. (2007). Okulöncesi eğitime babaların katılım düzeyi ile ilişkili değişkenlerin incelenmesi. Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 33(33), 181-191.
Harris, K. M., Furstenberg, F. F., Marmer, J. K. (1998). Paternal involvement with adolescents in intact families: The influence of fathers over the life course. Demography, 35(2), 201-216.
Henry, C. S., Plunkett, S. W., Sands, T. (2011). Family structure, parental involvement, and academic motivation in Latino adolescents. Journal of Divorce & Remarriage, 52(6), 370-390.
Kağıtçıbaşı, Ç. (2019). Çocuğun Değeri ve Aile. Benlik, Aile ve İnsan Gelişimi (5. Baskı) içinde (s. 165-2016). İstanbul: Koç Üniversitesi Yayınları.
Karaaslan, A., Kangal, S. B., Arslan, S. (2018). Okul Öncesi Dönem Resimli Çocuk Kitaplarında Yer Alan Baba Figürünün İncelenmesi. Uluslararası Çocuk Edebiyatı ve Eğitim Araştırmaları Dergisi (ÇEDAR), 2(2), 18-31.
Kuzucu Y. (2011). Değişen babalık rolü ve çocuk gelişimine etkisi. Türk Psikolojik Danışma ve Rehb Derg. 4(35):79–91.
Lamb, M. E. (Ed.). (2010). The Role of the Father in Child Development (5. Baskı). New Jersey: Wiley Yayınları
Magill Evans, J., Harrison, M. J., Benzies, K., Gierl, M., Kimak, C. (2007). Effects of Parenting Education on First-Time Fathers' Skills in Interactions with Their Infants. Fathering: A Journal of Theory, Research & Practice about Men as Fathers, 5(1).
Milli Eğitim Bakanlığı, (MEB). (2013). Okul öncesi eğitim programı. Erişim adresi: https://tegm.meb.gov.tr/dosya/okuloncesi/ooproram.pdf Erişim tarihi: 30.11.2020
Minnesota Fathers & Families Network. (2011). Father Involvement in Early Childhood Programs. Erişim adresi: http://www.menteach.org/files/EarlyChildhoodSectorAnalysis.pdf Erişim tarihi: 13.01.2021
Özgündüz, Ö. (2016). Baba katılımı eğitim programının baba katılımına ve okul öncesi çocukların sosyal becerilerine etkisinin incelenmesi (Yayınlanmamış yüksek lisans tezi). Selçuk Üniversitesi, Konya
Özyürek, A., Şalcı, O., Mami̇yev, D., Çeki̇ç, İ., Sağlam, C., Nazlı, B. (2018). Okul Öncesi Eğitimde Baba Katılımının Öğretmen Görüşlerine Göre Değerlendirilmesi. Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 31 (2) , 613-631 . DOI: 10.19171/uefad.505618
Reay, D. (1995). A silent majority? Mothers in parental involvement. Women’s Studies International Forum 18: 337–48.
Rege, M., Solli, I. F. (2010). The impact of paternity leave on long-term father involvement. CESifo Working Paper, No. 3130
Renkmen, M. S. (2012). Evlilik programlarında hegemonik erkekliğin inşası, temsili ve ataerkil söylem (Yayınlanmamış doktora tezi). Ankara Üniversitesi, Ankara
Ross, C. E., Broh, B. A. (2000). The roles of self-esteem and the sense of personal control in the academic achievement process. Sociology of education, 270-284.
Seginer, R., Mahajna, S. (2004). How the future orientation of traditional Israeli Palestinian girls links beliefs about women's roles and academic achievement. Psychology of Women Quarterly, 28(2), 122-135.
Stambach, A., David, M. (2005). Feminist theory and educational policy: How gender has been “involved” in family school choice debates. Signs: Journal of women in culture and society, 30(2), 1633-1658.
Şahin, F. T., Ünver, N. (2005). Okul öncesi eğitim programlarına aile katılımı. Kastamonu Eğitim Dergisi, 13(1), 23-30.
Şahin, H., Demiriz, S. (2014). Beş altı yaşında çocuğu olan babaların, babalık rolünü algılamaları ile aile katılım çalışmalarını gerçekleştirmeleri arasındaki ilişkinin incelenmesi. Türkiye Sosyal Araştırmalar Dergisi, 18(1), 273-294.
Taşkın, N., Erkan, S. (2009). The influence of father educatıon programs on the levels of father involvement wıth chıldren: An experımental study. Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 37(37), 136-148.
Tezel Şahin, F. (2007). Sosyal değişim sürecinde değişen baba rolü. Uluslar Arası Asya ve Kuzey Afrika Çalışmaları Kongresi, 1015, 765-773.
Tezel Şahin, F., Akıncı Coşgun, A., & Aydın Kılıç, Z. N. (2017). Babaların çocuklarıyla vakit geçirme durumlarına ilişkin görüşlerinin incelenmesi. Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi, 37(1): 319–343
Tezel Şahin, F., Özbey, Ö. G. D. S. (2009). Okul öncesi eğitim programlarında uygulanan aile katılım çalışmalarında baba katılımının yeri ve önemi. Sosyal Politika Çalışmaları Dergisi, 17(17), 30-39.
Türkoğlu, D., Akduman, G. G. (2016). Okul öncesi dönem çocuğu olan babaların babalık rolü algısı ile çocuklarının sosyal becerileri arasındaki ilişkinin incelenmesi. Karadeniz Sosyal Bilimler Dergisi, 7(03), 224-241.
Uludağlı, N. P. (2017). Baba katılımında etkili faktörler ve baba katılımının baba, anne ve çocuk açısından yararları. Türk Psikoloji Yazıları, 20(39), 70-88.