Eylül Ayı Veli Bülteni 2025
- Mavi Çam Anaokulu

- 4 Eyl
- 4 dakikada okunur
Yazın telaşlı coşkusunun ardından usulca geliverdi Eylül. Hoş geldi! Gelirken yuvamıza yeni yavrularımızı da getirdi. Onlar, uzun sürecek bir yolculuğun ilk adımlarını attılar. Onlar da eylül gibi hoş geldiler, iyi ki geldiler... Mavi Çam'da eylül sıcacık başlangıçların, yeni dostlukların ve keşiflerin ayı. Biz de her yıl yaptığımız gibi bize, birbirimize ve kendimize bakmayı hatırlatan bir tema seçerek Eylül ayı temasını “Mavi Çam ve Ben” olarak belirledik. Ay boyunca çocuklarımızla farklı etkinliklerle olumlu bir benlik algısı ve kendilik farkındalığı inşa etmeye çabalayacağız. Bu tema, çocuklarımızın ‘Ben kimim?’ sorusuna kendi cevaplarını aradığı; duygularını, sınırlarını ve varoluşlarını keşfetmeye çalıştığı bir dönemde, hepimizi sarıp sarmalayacak. Şimdi birlikte hafta hafta detaylıca inceleyelim:
Ayın ilk haftasında (1-5 Eylül) yine çok tanıdık bir misafiri ağırlıyoruz: Hino! Hindistan cevizi Hino, mektubuyla birlikte -bizimki konuşamıyor ama okuryazar neyse ki- 5 yıldır eylülün ilk pazartesi günü Mavi Çam'a misafir olup yıl boyunca başından geçen maceraları anlatıyor. Her dönemin başında bize toplumsal hayattaki kuralların, düzenin ne kadar önemli olduğunu fark ettiriyor. Bu yıl da geleceğinden hiç şüphemiz yok. Bu haftayı da mektupla bütünleşik olarak çoğunlukla okul rutinlerini ve kurallarını içselleştirmeye ayırdık. Çocuklarımızla nazik sözcüklerin içimizi nasıl yumuşattığını somutlaştırması için duyusal bir etkinlik planladık. Etkinliğin amacı, çocuklara nazik sözlerin ve iletişimdeki etkisinin önemini eğlenceli ve duyusal bir şekilde hissettirmek. Etkinlikteki pamuk topları yumuşak, nazik sözleri temsil ediyor. Çocuklar pamuklara dokunduklarında rahatlatıcı ve hoş bir his alıyorlar. Bu, nazik sözlerin insanlara nasıl iyi hissettirdiğini somutlaştırıyor. Pütürlü yüzeyse kırıcı, kaba sözleri temsil ediyor. Çocuklar buraya dokunduklarında rahatsızlık hissediyorlar. Bu da kaba sözlerin insanlara nasıl hissettirdiğini temsil ediyor. Daha büyük çocuklarımızla ise ruh sağlığımızı korumak adına hayattaki önceliklerimizi nasıl belirleyebileceğimizle ilgili bir duyusal çalışma gerçekleştireceğiz. Aynayla öz şefkat çalışması hemen hemen her yıl programda yer verdiğimiz etkinliklerden. Çocuklarımızın aynaya bakarak kendilerine iyi gelecek sözcükleri söylemeleri pek bir tatlı oluyor. Bazen biz yetişkinler de yapmalıyız. :) Daha küçük çocuklarımızla oynayacağımız kurallar balonu oyununuysa yine okul rutinlerini eğlenceli bir şekilde edindirmek için planladık. Özellikle 2-3 yaşındaki çocuklarımız için "Ben kimim?" sorusunun cevabı henüz çok gelişmiş değil. Bu cevapları geliştirebilmek adına neşeli tırtıllar eşliğinde konuşmalar gerçekleştireceğiz. Tabi tüm bu etkinliklere eşlik eden bilişsel ve motor gelişimlerini desteklemek adına matematik etkinliklerine, ritim çalışmalarına, okuma yazmaya hazırlık (4-5 yaş için) ve sanat etkinliklerine de hafta boyunca yer ayıracağız.
İkinci haftamızda (8-12 Eylül) daha çok duygulara odaklanıyoruz. Çocukların 2-6 yaş arasında en çok ihtiyaç duyduğu şeylerden biri duygularını tanımak ve ifade etmektir. Önceliğimiz yönlendirmekten ziyade anlamak ve deneyimlemelerine izin vermek... Duygular, yavrularımızın içsel pusulasıdır. Hem kendilerini hem de koca dünyayı anlamaları için onlara yol gösterir. O sebepten biz de hafta boyunca yaptığımız etkinliklerle duygu ifadelerini güçlendirmelerine ve daha çok "Ben ne hissediyorum? Neye ihtiyacım var?" sorularını sorabilmelerine katkı sağlamak istedik. Bunun için de kitaplardan faydalandık. Özellikle Renk Canavarı duygu düzemle konusunda çok güzel rehberlik ediyor. Çocuklarımızla duygu kavanozlarımızı karman çorman hale getirip nasıl düzenleyeceğimizi konuşacağız. Kök sebzelerden boyalar elde ettiğimiz bir sanat etkinliği gerçekleştireceğiz. Bu etkinliklere "renklendirme, tonlama" kavramlarına değineceğiz. Nefis Mavi Çam kurabiyeleri yapıp afiyetle yiyeceğiz. Miniklerimiz oyun hamurlarından sayılar yaparken, Yeşil ve Sarı Grup ile daha karmaşık matematik becerileri çalışacaklar. Bununla birlikte perşembe günü çemberde pek keyifli bir oyun oynayacağız. Okuldaki çocuklarımızın seslerini spontan bir şekilde kaydedip çember zamanı dinleyeceğiz. Bakalım "Ben arkadaşımı sesinden tanırım!" diyebilecek miyiz? :) Daha büyük çocuklarımızla bir üçgene en çok kareyi nasıl sığdırabileceğimizi deneyimleyeceğiz. Perşembe ve cuma günü ayın hayvanını ele alacağız. Avucundaki Öpücük kitabının çağrışımı olsa gerek seçimimizi rakundan yana yaptık. :) Rakunların becerikli ellerine ithafen düğümler çözeceğiz. Gececil hayvanlar olduklarından biz de karanlıkta yönümüzü bulmaya çalışacağız. Işıkları ilk kapattığımızda gözümüz hiçbir şey görmezken, sonrasında yavaş yavaş nasıl karanlığa alışıyor? Öğretmenlerimle pusuya yattık, merakla gelen bu soruyu bir keşfe dönüştürmek için bekliyoruz. :)
Üçüncü haftada (15-19 Eylül) yardımcı temamız aile olacak. İlk gün "Aile ne demek? Ailemizde kimler var? Evimizde kaç kişi yaşıyor?" sorularıyla başlayacağız. Salı günü için sizlerden aile üyelerinin fotoğraflarını isteyip çemberde çocuklarımızla sohbet edeceğiz. Sanki aile üyelerinin bazı ortak özellikleri var. Saç şekli, göz rengi, boyu, teni... Benzerliklerimiz ve farklılıklarımız üzerine yaptığımız keyifli sohbetlerin ardından sonucu "Genetik" kavramına bağlayacağız. Mavi ve yeşil grupla gerçekleştireceğimiz deney sayesinde çileğin DNA'sını inceleyeceğiz. Kalıtım ve sanatı birleştirip karışık yüzler atölyesi yapacağız. Genetik özelliklerimizden konuşarak kendi gen bilekliğimizi tasarlayacağız. Kırmızı, Turuncu ve Mavi Grup ile büyümek üzerine de konuşacağız. Çocuklarımız farklı çocuk resimlerinin genetik özelliklerinin izini sürerek yetişkin halleriyle eşleştirecek. Aile teması, toplumdaki farklı rollerimizi konuşmak için de bir fırsat. Benim anneannem, annemin annesi. Hem belki bazen ebeveynler olarak yavrularımızla kriz anlarında içimizden geçen ama söyleyemediğimiz "Ben de bir annenin evladıyım e be yavrum..." cümlesini biz söylemeden hissederler... Umarız... :) Bir de çok keyifli bir genetik defilesi yapacağız. Size önceden duyurusunu yapacağımız o günde çocuklarımız anne ya da babaları olarak, onlara benzer kıyafet, aksesuar ve hatta tavırlarlarını taklit ederek okula gelecekler. Oluşturduğumuz dramatik oyunlarla da bir yandan eğlenirken bir yandan aile üyeleriyle kurdukları o bağı farklı bir yerden deneyimleyecekler. Duygusal derinliği yüksek bir gün olacağını düşünmekteyiz. :)
Ve ayın son haftasında (22-26 Eylül) Nokta kitabından yola çıkarak Yayoi Kusama'yı ve eserlerini inceleyeceğiz. Onun renkli ve benekli dünyasından ilham alarak çocuklarımızla eserlerinin benzerlerini çalışacağız, kendi sonsuzluk odamızı yapacağız. Hem belki cuma günü Yayoi Kusama'ya benzer biri okulumuzu ziyaret edebilir. Kim bilir, çocuklarımızın olduğu her yer sürprizlerle dolu... Tabi bütün bu sanat yolculuğundan önce pazartesi günü yıllık turşumuzu kuracağız. Sanat ve sanatçılar bunlar çok önemli muhakkak; ama çocuklarla birlikte yapılan turşunun da kıymeti azımsanmayacak kadar büyük. Ayın mektubunu zannediyorum özlemin ve hevesin etkisiyle epey uzun tuttum. Buraya kadar okuduğunuz için teşekkür ederim. Hepimize eylülün kucağında, Mavi Çam'da keyifli bir eylül diliyorum. Sevgiler...




